1- “Nisan yağmuru, yılanın ağzında zehir, sedefin ağzında inci olur. Tıpkı tropikal iklimde sel ve felakete; kurak iklimde de bereket ve hayata sebep olması gibi. İnsanların bir huy olarak ilham ve iyilikleri kabulü de nisan yağmuru gibidir. Kişisel yetenek ve eğilimlerine göre iyi ya da kötü kılığa bürünürler.

Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Nisan yağmuru yılanın ağzında zehir, sedefin ağzında inci olur.

B) Nisan yağmuru tropikal iklimde sele neden olur.

C) İnsanlar, nisan yağmuru gibi yeteneklerine göre iyi ya da kötü olabilir.

D) Kurak iklimler için nisan yağmuru bereket demektir.

2. Türk geleneğinde birey ve toplum yapısının en belirgin özelliklerinden olan alçak gönüllülük, saygı, özellikle hoşgörü ve değerbilirlik, kırıcılık, kabalık ve nankörlüğü önleyen en önemli etkenlerdir. İyilik gördüğü ve tuzunu, ekmeğini yediği bir kimseyi unutmak, toplumumuzda bağışlanamaz töre eksiklerinden biri sayılır.

Parçada toplumumuzun aşağıdaki hangi özelliğinden söz edilmemiştir?

A) İyilikbilir olma                   

 B) Ölçülü     davranma

C) Açık sözlü olma                

 D) Sevgi bağlılığı olma

3.-“Her dilde bilimin ve tekniğin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için yeni terimler üretmek icap eder. Bu türetmeyi genellikle dilciler değil, o bilimsel ya da teknik konuyu icat eden bilim adamı yapar. Neden mi? Elbet buluşunu ilk defa yazar ve anlatırken yeni kavramların adını kendisi koyması gerekir de ondan. O konu başka bir ülkede icat edilmişse bile yeni konuyu ülkesine getiren veya tanıtan bilim adamına büyük sorumluluk düşer. Bu açıdan o bilim adamını, kendi dilinin yapısını, sözcük üretme kurallarını çok iyi bilmesi gerekir.”                 

Bu paragraftan aşağıda verilen düşüncelerden hangisi çıkarılamaz?

A) Yeniliği tanıtan veya üreten kişi adını yani terimini kendisi koyar veya bulur.

B) Yeni terimler, ortaya çıkan ihtiyaca bağlı olarak meydana gelir.

C) Bilim adamları yeniliklere ayak uydurmak için başka dilleri iyi bilmelidir.

D) Yeni terimler illaki dilciler tarafından üretilecek diye kesin bir kaide yoktur.

4. ”Vatanımı niçin severim?”sözü, senin aklına yüzlerce cevap getirmiyor mu? Vatanımı severim çünkü annem ve babam orada doğdu; çünkü annemin ağladığı ve babamın büyük anılarını saygı ile andığı bütün ölüler, onun kutsal toprağında gömülüdür. Çünkü doğduğum il, konuştuğum dil, beni aydınlatan kitaplar, kardeşim, arkadaşlarım… Vatanımdan birer parçadır. Bu vatan sevgisini sen henüz bütünüyle duyamazsın. Bunu büyüdüğün zaman çok daha iyi anlayacaksın.

Parçada, aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Vatanı sevmek için pek çok neden bulunduğuna

B) Vatan toprağının kutsal olduğuna

C) Çocukların, vatan sevgisini büyüklerinden daha iyi hissettiğine

D) İlimizin, dilimizin, arkadaşlarımızın vatanımızdan birer parça olduğuna

5-Yusuf, mahallenin yağız delikanlılarındandı. Annesi, her sabah onu tatlı sözlerle uyandırır, işine yollardı. İşe yollarken oğluna hayır dualar ederdi kadıncağız: “Allahım, şu yalan dünyada en değerli varlığım o. Sen onu koru!” derdi. Gün geldi, Yusuf askerlik çağına girdi. Annesi Yusuf’un ellerine kınalar yaktı, yine dualarla asker eyledi oğlunu. Oğulcuğunun mektuplarıyla avunuyordu artık. Her postacı gelişinde kalbi küt küt atıyordu kadıncağızın…

Paragraftan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Anne ve oğulun hasretlik çektiği

B) Annenin oğlunun üstüne titrediği

C) Annenin yalnızlıktan şikâyet ettiği

D) Anne ve oğlunun sade ve mutlu bir hayatlarının olduğu

6. "Dün akşam gördüğüm oyun iyi miydi, değil miydi, bir şey söyleyemeyeceğim. İyi olmasa da tutmalıyız, övmeliyiz o oyunu, bizim de onun için. Bir yandan da Türkçe ne yazılırsa, yermeye kötülemeye kalkıyoruz. Yazarlarımızı böyle boyuna kırarsak Türk tiyatrosu nasıl kurulur?"

Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Milli tiyatronun kurulmasını isteyenler vardır.
B) Yerli oyunları en azından bizi anlattığı için sevmeliyiz.
C) Milli tiyatronun kurulması için yazarlarının memnun edilmesi gerekir.
D) Türk tiyatrosunun kurulması zordur.

7-Millet olarak bizim; başı dik, huzur içinde ve hür yaşamamızda en büyük dayanağımız Mehmetçik’tir. Ona bu anlamlı sözcükle seslenirken uzun cümlelere ihtiyacımız yok. Yeryüzünde başka hangi millet, barışta vatanını ve milletini bekleyen; savaşta bu mukaddes varlıklar uğruna canını seve seve veren oğullarına böyle hitap etmiş veya edebilir?

Paragrafta, Mehmetçik’le ilgili olarak yazarın hangi duygusundan söz edilemez?

A) Sevgi    B) Özlem    C) Övünç   

D) Beğenme

8. -Her zaman bol bol okurum. Önce sanat ve edebiyat dergilerinin hepsini inceler, sonra yeni çıkan şiir, roman ve hikâye kitaplarından, hoşlanacağımı tahmin ettiklerime yönelirim.

Paragraftan, yazar için aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A) Okumayı sevdiği             

B) Edebî dergileri takip ettiği

C) Şiiri, romana tercih ettiği 

D) Seçerek okuduğu

9-Bizim köylüler ağaca, yeşile âşık insanlardır. Köyümüzün önünde güzel bir çam ormanı vardır. Yalnız Türkiye’de değil, belki dünyanın hiçbir tarafında, kızılçam cinsi, bizim çamlar gibi hızlı büyümemiştir. Güneybatıdaki On İki Adalar’dan, güneydoğudaki Akdeniz açıklarından kopup gelen meltem yeli, bizim çamlığın pürçüklerinden süzülür geçer, köyümüze şifalar saçar.

Aşağıdakilerden hangisi, sözü edilen köye ait bir özellik değildir?

A) Havasının temiz olması

B) İnsanların ormanı sevip gözetmesi

C) Bir ada üzerinde kurulmuş olması

D) Deniz rüzgârı alması

10.“ Kişinin huzur içinde, mutlu, iyi olmak için kendini unutması; başkalarını sevmesi gerekir. Bir insan ne kadar çok kişiyi severse, sevdiği şeyin sayısı ne kadar çok artarsa o kadar mutlu, huzurlu ve iyi olur. İçine kapanık insanların mutsuz olmalarının sebebi, çevrelerinde sevebilecek ve paylaşabilecek çok az şeyleri bulunmasındandır. Bu sebebi kaldırmak da onların elindedir. Ama bu, cesaret gerektirir. Sevgi cesaretle baş başa gider ve birinden biri eksilirse denge bozulur.”

Bu paragraftan aşağıda verilen düşüncelerden hangisi çıkarılamaz?

A) İnsan kendisiyle barışık olmalı ve sevebileceği şeylerin sayısını arttırmalıdır.

B) Mutluluğun derecesi sevilen şeylerin azlığına veya çokluğuna göre değişir.

C) İçine kapanık insanların içlerinde yaşattıkları dünya tekil olduğu için mutlulukları daha azdır.

D) İnsanların her şeyle ilişki içinde olması beklenemez ve bu, kişiye çok az şey kazandırır.